Saatler, günler geçer, bekleriz..zamanı yakalamak, kontrol etmek, durdurmak, çoğaltmak, azaltmak isteriz, şu popüler deyimle ‘zamanı yönetmek’.. zaman başına buyruksa, akıp gidiyorsa ve akreple yelkovanın birbirini kovalayışını izlerken taşıdığınız saatin bir anlamı varsa zamanın akışını daha keyifle izlersiniz.
Kolunuzda atan tik-takların sesi..zamanın sesi..
Saat taşımaktan daha anlamlı olan.. taşınan saatin anlamı.. sizi zamanla barıştırır daha önemlisi daima sizinledir.. bir parçanızdır, ayrı kalamadığınızdır..
"karmate" ile birlikte kazım' ın ayak izlerinden koşan güzel çocuklar, tulum'un efendileri.
söylenen o ki "tulum" denen, insanı hüzünlendirirken kanını kaynatan, bu "anlaşılmaz" çalgıyı imal etmenin en başarılı yolu, oğlak derisini birkaç gün mısır unununda bekletmekten geçiyormuş.
ilk albümlerinden marsis dağı ile tanıştık yakın zamanda;
bu yıl içinde sigarayı bırakma kararını aldığımı ancak sonrasında bu aldığım kararı kendime unutturma ihtimalim olduğunu düşünerek tarihe not düşme ve bırakmazsam "allaım seni bildiği gibi yapsın iradesiz herif " hakaretlerine maruz kalma hakkımın elimden alınmaması ve bu resmi mihenk taşı olarak belirleme amacımın yerini bulması için öncelikle bu cümleyi bi şekilde tamamlamalı sonrasında da sene içinde vedalaşacağım merete bütün bunları bir bir suratına suratına vurarak söylemeliyim sanıyorum.
o iskelede oturdum. sağdaki kayıkla açıldım. gerçek gibi ama değil gibi. sonbaharda karşıdaki ağaçlar "kırmızı" iken gelin dediler. gidilecek. kimbilir daha nereler var görülecek.. şu da şurda kalsın denmeden görülecek..
.. ve pulp fiction, time of gypsies, before sunrise&sunshine, love actually, saturno contro, godfather, west side story 'nin unutulmazlarını da küstürmemeli.
Nerdeyse 450 yıllık bakmaya doyulmaz güzel Mostar.. dünyanın sayılı miraslarından ama sadece bir köprü..17 yıl önce o güzelim taşları Neretva’ya gömülen Mostar.. ‘Mostar köprüsü çökmüş, Neretva ne kadar üzgün kimbilir' derken Bulutsuzluk Özlemi küllerinden doğacağı akla gelir miydi..doğdu.. olabildiğince.. ayakta dur ki görelim seni..taşlarına dokunalım, Neretva’nın sularına bakalım ayaklarımızın altından akıp giden..
olsandı sen sema, olsandı sen hava, alsamdı men seni dem dem, nefes nefes. olsamdı ben mekân, olsandı sen zaman eflâki dolduran bir aşk olurdu bes.
bir kâsedir alev dolu, gönlüm yana yana, ben ta senin yanında dahi hasretim sana. yaşlar dökende söndüremez ateşimi su, sunsan elinle kanımı, içsem kana kana..
rabia hatun;
nazım' ın hapishaneden piraye'ye gönderdiği mektupta " sana karşı duyduğum aşkın çeşidini bundan yedi yüz yıl önce bir kadın yazmış , hem o kadını kıskandım, hem de hayran oldum. " diye bahsettiği, aşkın tarifini 13. asırda veren kadın.
nam-ı diğer "french chick". bebeğini others'a kaptıran, intikam için yıllarca adada sefalet çeken, bizimkiler ne zaman yardım istese şefkatli kollarını açan, azıcık pasaklı birazcık sıyırmış abla. severdik kendisini orası ayrı. isminde bulunan anagram ise onu listeye sokan en küçük ayrıntı; " a real lie used on us "
9) john locke
ismini aldığı 17. yy ingiliz filozofu "hiç kimse kendinde olandan fazlasını veremez."
derken bizim john locke; "don't tell me what i can't do ! " ile girdi hayatımıza.
başlarda gıcık olsak da adam sezon geçtikçe black smoke oldu daha ne olsun. listeye girmemesi kutup ayısına hakaret olurdu.
8) dr. marvin candle
dharma oryantasyoncusu. az deli etmedi bizimkileri. tipi yeter.
7) penelope widmore
8 sene sevdiği adamı bekleyen, yetmediği gibi parası neyse verip adayı bulduran büyük aşık, modern çağın aslı'sı, zühre'si, leyla'sı ..
6) christian shephard
dertli gönüllere giren işte benim zeki müren.. olur olmaz yerden çıkan bi tuhaf adam. nedir senin olayın, amacın ne, büyüyünce ne olacaksın? in misin, cin misin ?
5) desmond david hume
bir başka ingiliz filozof muhadili. ( david hume ) charles widmore'un önünde eğilmeyen, başına gelen herşeyin tek sebebinin aşk olduğu, sevdiği kız için herşeyi göze alan fakir ama gururlu genç. aksanına kurban; " see you in another life bro! "
4) richard alpert
anti aging richard. her devrin adamı, nefertiti'nin sevgilisi, zeus'un okey arkadaşı, biraz yaşlı.
3) mr.eko
benim bu lost senaristlerine uyuzluğum bu adamı öldürmeleriyle başlar. zaten adada elini sallasan kaypak, ikiyüzlü tiplere çarpıyor. ne istediniz dağ gibi adamdan? böyle kodumu oturtan delikanlı bi abimizdi. black smoke'a bile kafa tutmuşluğu vardır rahmetlinin. eko ya kıymayacaktınız senaristler, iki elim yakanızda bilesiniz !
2) benjamin linus
manipülasyon ustası, hükmedici, psikolojik savaş ustası, ada yöneticisi. bu adam bu dizide bi kamyon dayak yemiştir. kafaya yediği küreğin haddi hesabı yoktur. bu adamcağız kadar ağzı burnu dağılan ikinci bi eleman yoktur.buna rağmen yıkılmamış ayakta kalmıştır.
son sezonda kendisinin karizmasını tırpanlamaya çalışan senaristlere rağmen kalbimizeki yeri başkadır. bak senaristler diyince aklıma geldi yine; niye öldürdünüz lan eko'yu !
1) jacob
adanın tanrı'sı..
final bu adamla biter, olur da tatmin edici bitmezse yazık olur bu sarı oğlana..
tee 16. yy da üç beş iskoçyalı buz tutmuş gariban bi göl bulup ellerindeki paspaslarla ( bildiğin paspas) evden getirdikleri ütüyü birbirlerine yuvarlarken nerden bileceklerdi yüzyıllar sonra uydurdukları bu şeyin olimpiyatlarda oynanacağını, liglerinin kurulup, takımlarının sınıflanıp, sahalarının yapılacağını. hadi onlar bi hata yapmış, yıl olmuş 2010 neyin peşindesiniz ey iskandinav halkı !
wada nın istatistiklerinde curling doping kullanımında başı çekiyormuş. hay allahım ya.. hayır eşine dostuna curling oynuyorum elde paspas ütü ittiriyorum demenin verdiği utanç yetmiyormuş gibi bi de doping yapıyorlar !
geçen denk geldim abartmıyorum 8 dakika kadar izledim. abinin biri ütüyü ittiriyor orası tamam lakin oyunun en önemli kuralı; paspasla zemini ovalayan abilerin bağırması. ses gücü ile ütüye yön vermek önemli ya da bağırmayınca ütü iyi kaymıyor. orasını tam çözemedim.
günün birinde biri çıkacak " lan olum böyle bi spor yok, valla bak, dalga geçtik biz hepinizle " diyecek, aha buraya yazıyorum.