a.g; arıcılık yapıyor, abisi de öyle. babaları da arıcıymış. dedesi öğretmiş babasına da. yiyecekler stoklanıyor, öyle her canının istediğini alayım bulayım gibi bir şansları yok. kış için un, buğday stoklanıyor, ekmeklerini kendileri yapıyor. işin tuhafı bu kimseye zor gelmiyor. alışmışlar ve dışardaki hayatı da böyle sanıyorlar. bütün ülke böyle yaşıyormuş gibi.
a.g; nin yaşadığı yerde ilköğretim okulu var. eğer çocuğunu okutmaya devam etmek isteyen olursa 80 km ilerdeki ilçeden ev tutup ordaki liseye yazdırması gerekiyor. bu şartlar altında kim bununla uğraşır değil mi? kim bu insanları sorumlu tutabilir ki çocuklarını niye okutmuyorsun diye.. ama öyle değil işte, a.g turizm mezunu. rıza amcanın 2 kızı matematik öğretmeni, küçük oğulları da biyoloji okuyor. okuma yazma oranı % 100.
arıcılıkla uğraşıyorlar demişken tek işleri bal satmak değil. tema öncülüğünde bir tesis kurulmuş ve orda laboratuar şartlarında kraliçe arı üretip tüm ülkeye satıyorlar. çünkü dünyadaki 3 saf arı ırkından biri olan kafkas arı ırkı sadece burda bulunuyor.
herkesin kendine ait bir ormanı var. evet ormanları var. ladinleri köknarları var yüzlerce yıllık. ama kimse kimsenin ormanına girmiyor, kimse de kendi ihtiyacından fazlasına dokunmuyor. a.g'nin amcasının oğlu hes kurmak için istanbul'dan bir şirketle geri geldiğinde bütün köy karşısına dikilip engel oluyor. senin benim anlayamayacağımız bir dürüstlükleri ve bulunduğu çevreyi sahiplenme, koruma içgüdüleri var bu insanların.
ilkbahar, yaz aylarında tüm türkiye'den turist akınına uğruyor bu köy. onlara ev sahipliği yapıp , gelen hiç tanımadıkları şehirli (!), modern (!) insanlara etrafı gezdirip, evlerini açıyorlar ve karşılığında hiçbirşey beklemeden uğurluyorlar güler yüzle. yabancı turistlerin askeriye'den izin almaları gerekiyor sınır köyü olduğu için. ama onların da sayıları hiç de az değil. çoğu ingilizce biliyor zaten. misafir misafirdir ne de olsa.
macahel' in doğasını, yeşilini, maral şelalesini onu bunu anlatmaya gerek yok. bu insanlarla aynı ülkede yaşadığını bilmek ve bunu görmek için, geleceğe umutla bakmak, bu ülkeye ve bu ülkenin insanına hayran olmak için bir gece de olsa gitmeli, o insanlarla aynı havayı solumalı. sonra yeniden döneriz zaten gerçek (!) dünyamıza.