28 Ocak 2010 Perşembe

Gerçek Bir Yaşam Öyküsü, Bir Film, Bir Başka Yaşam Öyküsü ve Bir Vakıf



İnsanın ruhunu okşayan müzikler, filmler, kitaplar vardır.. Born Free onlardan biri.. film eski mi eski.. güçlü efektleri, geniş açılı çekimleri, canlı renkleri yok, ama onu unutulmaz kılan bir ruhu var.. film ruhunu George & Joy Adamson’ın yaşanmış ve önce kitabı yazılan hikayesinden alıyor..başrollerdeki Virginia McKenna ve Bill Travers filmden sonra evleniyorlar ve tüm yaşamları değişiyor, bir gayret tüm dünyada doğal yaşamın korunmasına adıyorlar kendilerini. Bugün hala aktif olan ‘Born Fee Foundation’ adındaki sivil toplum kuruluşunun başkanlığını Virginia McKenna ve Bill Travers çiftinin oğulları Will Travers yapıyor.. Born Free o yıllarda en iyi film müziği oscarı da olmak üzere birçok ödül alıyor.
Hikayenin gerçek kahramanı George Adamson ise traijik bir şekilde hayata veda ediyor. Kendini doğal ve vahşi yaşamı korumaya adamış olmasına rağmen bir avcı tarafından öldürülüyor..

Born Free, Kenya’da üç yavru aslanın annelerinin ‘mecburen’ öldürülmesinin ardından George ve Joy’un yavruları yanlarına almasıyla başlıyor. Yavrulardan biriyle (Elsa) aralarında oluşan bağdan dolayı ondan ayrılamıyorlar. ..ve tabiî ki evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Günümüz klişe fimlerinden uzaklaşıp, tamamen sevgi ve duygu üzerine kurulu, keyifli, eğlenceli ve sıcak bir film izlemek isteyenler için elbette..





Born Free Foundation
www.bornfree.org.uk

Our charity has a unique and very special history. In 1964, Bill Travers and Virginia McKenna travelled to Kenya to star in the classic wildlife film ‘Born Free’, based on the best-selling book by Joy Adamson. Released in 1966, the film told the true story of George and Joy Adamson’s fight to return Elsa the lioness to the wild.

The Adamson’s story was enjoyed by tens of millions around the globe, inspiring a generation, and changing the world’s attitude to lions forever. Making Born Free profoundly affected Bill and Virginia. Working with George and Joy influenced the rest of their lives. Their close contact with the lions sparked a lifelong commitment to wildlife and they realised wild animals belong in the wild, not incarcerated in captivity.

27 Ocak 2010 Çarşamba

efsane kadrolar



trabzonspor 1975-1976



galatasaray 1999-2000



fenerbahçe 1969-1970



beşiktaş 1989-1990

26 Ocak 2010 Salı

güzel olduğunuz kadar küstahsınız da



1984 yapımı bir zerrin özer albümü; " mutluluklar dilerim" .

hurşit yenigün' le çalışmış zerrin özer bu albümde.

lakin şu albüm kapağına bakıyorum da ;

"reca ederim bu bahsi kapatalım ... "

yemeyenin malını..

biz güldük eğlendik, dalgamızı geçtik, eloğlu güzelce altyazı yapmış yunanca ve ingilizce olarak "limited collectors edition" halinde satıyor bi güzel..

www.onarfilms.com

sömürülesi fantastik türk filmleri afişleri;




















23 Ocak 2010 Cumartesi

2009 yılının 10 maddelik özeti



1) 1 ocak 2009 ankara doğal gaz faciası


7 genç insan..

yetkililer (!) , duyarsızlık, sorumsuzluk..

7 pırıl pırıl insan..

ihmalkarlık..

7 can..

2) kriz bizi teğet geçecek inşallah

tayyip eğrisi ve inşallah teorisi..

ikibinli yıllarda, ortadoğu, asya ve avrupa'da hatırı sayılır etkisi bulunan bir ülkenin yönetim kadrosunun, ekonomi ve iktisat bilimine yakınlığı ve çözümleri..

3) bush' a fırlatılan ayakkabı


güdümlü anne terliği geldi aklıma..




4) "van münüt"



5) demokratik açılım



6) michael jackson' ın ölümü



"o" ölünce bizim çocukluğumuz ve gençliğimiz de ölmüş sayıldı.

ve bir dönem kapandı..




babasının kızı..


7) münevver karabulut cinayeti

......

ne yazılsa boş..

ne yazılsa eksik..

allah rahmet eylesin..

8) domuz gribi ( h1n1 )

adamın biri kovalıyor elinde tüfekle, kaçıyorum.. hava karanlık.. gece.. bir araba görüyorum, belki kurtulabilirim..ama !! ama bi dakka.. yemezler.. ya arabanın şöförü sarhoş çıkarsa ve kaza yaparsak.. di mi.. evet.. ben aşı olmam arkadaş.. aferin canım..


9) 2009 yerel seçimleri


http://www.secim.haberler.com/2009/




10) tekel işçileri eylemi



büyüksünüz ama çocuksunuz da
azsınız ama çoksunuz da
siz kıpırdayınca ekmek kokuyor sokaklar
koklamadan geçip gitmek ne mümkün ( ukulele-ekşi sözlük )

20 Ocak 2010 Çarşamba

artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak



bittiğinde pandora'da kaldım bi süre..
bildiğin na'vi olsam..
"seni seviyorum" yerine "seni görüyorum" desem..






"na'vi şahına münhasır" bir şölen.

james cameron noktayı koymuş. çıtayı çok yukarılara çekmiş.

bundan sonrasını yapımcılar düşünsün. artık insanoğlu hayallerinin sınırıyla yaşamayacak.. mekan, oyuncu, dublör, set... yakın gelecekte bunların hepsi rafa kalkacak. hayal ettiğin sürece hayal ettiğin derecede göreceksin, yaşayacaksın.. sırf bunu anlamak ve bu düşsel şölene tanık olmak için bile izlenir..



Music Code Provided by MusicVideolife.com

"it always rains when a maori dies"



önce maoriler vardı..

1642 de ” abel tasman” ayak basana kadar insanoğlu farkında değildi bu mucizenin..

beyaz adamın ayak bastığı son topraklar..



kivi kuşlarını, yağmur ormanlarını, dünyanın en uzun isimli adasını görmek için midir bilinmez, herkesin düşlerinde yer eder bu topraklar..



"the man with the big knees, the climber of mountains, the land-swallower who travelled about, played his nose flute to his loved one."




dünyanın en önce yaşayan insanlarından olmak için midir bilinmez, herkesin düşlerinde yer eder bu topraklar..

belki bir gün..

19 Ocak 2010 Salı

'Kuzey'



bu coğrafyada yaşayanlar mı, yoksa asfaltın, betonun üzerinde yaşayanlar mı ömrünün hakkını veriyor?


bana sorsalar yeryüzündeki cennetim diyebileceğim tek yer; işte tam burası.. evet...

18 Ocak 2010 Pazartesi

Bir Varmış, Bir Yokmuş…

Hayat zorlukları ve tesadüfleri sever demiş bir gün saçları iki yandan örülmüş küçük kıza anneannesi.. Yugoslavya’dan göç ettiğinde 4 yaşındaymış anneannesi, İstanbul’da büyümüş..Sarıyer’de..tesadüfen bir gün genç bir teğmenle tanışmış..peşinden Ankara’nın bozkırlarına gelmiş..bambaşka bir yer bambaşka hayatmış bu.. o bambaşka hayatın içinde çok ama çok mutlu olmuş. ‘Hayat tesadüfleri sever’.. anneannesinin zor ama mutlu hayatının izlerini taşıdığı beyaz tenli yüzündeki derin kırışıklıkları, yeşil gözlerini, dedesine tatlı sert bağrışlarını hayretle izleyerek büyürken anlamamış ne demek istediğini .. ve onu son zamanlarda okuduğu kitapla birlikte çok özlediğini hatırlayan o zamanların küçük kızı, büyümüş.. Zamanı geldiğinde anlamış... Sonunda hayat dinlediği ve dilediği hikayedeki gibi bir tesadüfle çıkmış karşısına.. tabii eğer bu, hayatını değiştirecek kadar eşsiz, yüreğinden geçirdiği kadar masal ve hayatındaki anlamlandıramadığı o boşluğu dolduracak kadar gerçekse, neyi beklediğini bilmeksizin geldiğinde işte ‘o’ dedirtecek kadar ruhunun bir parçasıysa, bunun adı tesadüf müdür yoksa kader mi?..ya hayatta hiç birşey tesadüf değilse? tek bildiğim hayatta bir şeylerin kendi zamanının gelmesi için bir köşede beklediği ve ansızın yolunuzu kestiği.. Yolunuzu kesen şey sizi düş bahçelerine açılan iki kişilik bir yola sokuyorsa ve o yolda yürürken sanki bu zamana ait olmayan bir aşk hikayesinin kahramanlarından biriyseniz, tanrı size bir hediye vermiş…




bir ömür yetmez..

kahve falına inananın fincan kadar aklı yoktur


* güzelim senin için kararmış, problemlerin var
- var var valla..
* ama halledeceksin şekerim, para geçecek eline, yüklü hemde
- aman aman keşke..
* bak bak bak! görüyomusun, uzun ince bişi var şurda
- hani ya? hani, nerde?
* bak valla uzatmış işte ellerini, zürafaya benziyo, sizin oğlanın iş meselesi kesin bu
- ay inşallah yaa
* iki yol var önünde, iki şey arasında kalmışsın, bir seçim yapmak zorunda kalacaksın

yüreğin kabarmış senin..
kalabalık bir ortama gireceksin..
kalbin çok temiz..
dileğin olacak ama biraz zaman lazım..

böyle gider bu.. o ufacık fincanın içine uçanından kaçanına, yüzeninden zıplayanına envai çeşit hayvanın sığdırılması da cabası tabi..

osmanlı'da fal baktırılacak şahısların her birine farklı bir fincan verilirmiş, fala bakacak olan şahsiyet de ayrı bir odada oturtulur böylece hangi fincanın kime ait olduğunu bilmezmiş.

inanmak..

inanmak; görmediğin bir şeyi kabul etmek ise eğer bilemediklerimize, çözemediklerimize itimat ise eğer; gel de inanma şimdi.. son baktırdığım falda bir "prenses" den bahsetmişlerdi.. hadi bakalım, hayırlısı..

17 Ocak 2010 Pazar

yaşayan eski sevgilim yok benim


"gerçek aşk, herkesin konuştuğu pek azının gördüğü hayaletlere benzer" demiş la rochefoucauld.. hayatı çift kişilik yaşamak, yaşarken hep düşünmek, sen ya da ben değil de hiç farkında olmadan "biz" diyebilmektir "gerçek aşk"..


radiohead-true love waits


i'll drown my beliefs
to have you be in peace
i'll dress like your niece
to wash your swollen feet

just don't leave, don't leave

i'm not living
i'm just killing time
your tiny hands
your crazy kitten smile

just don't leave, don't leave

and true love waits
in haunted attics
and true love wins
on lollipops and crisps

just don't leave, don't leave
just don't leave, don't leave